Kadınlar; geçim kaynaklarını, yaşam alanlarını savunmak zorunda bırakılıyor, siyasi iktidarın işbirliği içinde olduğu şirketlere karşı! Devletin kurumlarının kamu yararını hiçe sayan, ama şirketlerin rantına hizmet eden anlayışına karşı hak mücadelesi veriyor, adalet arıyor!
Kadınlar; insanca yaşama hakkı için verdiği mücadelenin yanında, doğasına, içinde yaşadığı topraklara, kullandığı suya, havaya gelecek nesillerin de içinde hakkı olduğunu bilerek sahip çıkıyor! Bir kişinin rantı uğruna feda edilmek istenen hepimizin geleceği biliyor.
Kadınlar adaletsiz, haksız ve zalim politikaların karşısında seslerini yükseltiyor. Uğradıkları şiddete boyun eğmiyor, sadece kendilerine değil, doğaya da tahakküm uygulayan bu sistemin karşısında öfkesini, haklı isyanını büyütüyor! İsyanın en önünde durmaktan çekinmiyor, korkmuyor!
Kadınlar, dağları, ormanları şirketlere peşkeş çeken iktidara karşı duruyor. Sokakları, meydanları kadınlara yasaklayan aynı iktidara karşı durdukları gibi. Yeryüzünü şirketlerin mülkü haline getirip, derin yoksulluğun ve ekolojik krizin tek kaderimiz olduğunu bize dayatanlara, doğanın efendisi değil sadece bir parçası olunacağını anlatıyor!
Çünkü yeryüzündeki zengin biyoçeşitliliğin, capcanlı bir ekosistemin sadece bir üyesiyiz, bu yaşamsal ağın küçük bir parçasıyız o kadar. Ekosistemi paramparça eden bu yıkım çağında, yeryüzüne özen gösterme sorumluluğunu gezegenin ve insanlığın refahı için almamız gerekiyor. Ve kadınlar üzerlerine düşen sorumluluğu alıyor.
İşte bugün Kazdağlarında, ülkenin kuzey batısındaki muazzam yaşam kaynağında, 1 milyon ağacı yok eden Cengize ve ortağı siyasi iktidara karşı kadınlar üzerlerine düşen bu sorumluluğu alıyor. 49 gündür, tehdit ve hakarete uğramayı göze alarak, canları pahasına, katledilen 5200 dönümlük ormanlık alanın içinde bu katliamı gerçekleştiren iş makinelerinin, kesimcilerin önünde duruyor.
Bir kadının peşinden mi gidilir diyen de oldu, kadın başına sen mi kurtaracaksın bu Kazdağlarını diyen de! ‘Cinsimiz cibiliyetimiz’ belli değil de dendi. ‘Kadın mı erkek mi belli değil’ de. ‘Yürü git’ evine ne işin var dağda, ormanda diyene de dediğimiz gibi, biz değil Cengiz gidecek dedik. Bu madeni sana açtırtmayacağız dedik. Tüm bu cinsiyetçi tavırlara da boyun eğmeyeceğimiz gibi.
22 Aralık Pazar günü Kazdağlarında, 1 Kadındık 1000 kadın olduk demek için bir araya geliyoruz.
O 1000 kadından birisi de sen ol. İçinde yaşadığımız coğrafyanın kaderi de, kadınların kaderi de bu zulüm edenler değil. Bu zulüme ortak olmayan herkese de bu davetimiz.
Kadın dayanışması yaşatır, bütün yeryüzünü yaşatır.
Kazdağları Ekoloji Platformu